İbâdetlerden zevk duymak ve bunların yapılması güç gelmemek, Allahü teâlânın en büyük ni'metlerindendir. Hele namâzın tadını duymak, Velayette nihâyete yetişmiyenlere nasîb olmaz. Hele farz namâzların tadını almak, ancak onlara mahsûsdur. Çünki, nihâyete yaklaşanlara, nâfile namâzların tadını tatdırırlar. Nihâyetde ise, yalnız farz namâzların tadı duyulur. Nâfile namâzlar, zevksiz olup, farzların kılınması büyük kâr, kazanc bilinir. Fârisî mısra' tercemesi:
Bu iş, büyük ni'metdir. Acabâ kime verirler?
[(Nâfile nemâz), farz ve vâcibden ziyâde, başka namâzlar demekdir. Beş vakit namâzın sünnetleri ve diğer vâcib olmayan namâzlar, hep nâfiledir. Müekked olan ve olmıyan, bütün sünnetler nâfiledir.
Namâzların hepsinde hâsıl olan lezzetden, nefse bir pay yoktur. İnsan bu tadı duyarken, nefsi inlemekde, feryâd etmekdedir. Yâ Rabbî! Bu, ne büyük bir rütbedir!
Bizim gibi, rûhları hasta olanların, bu sözleri duyması da, büyük bir ni'metdir ve hakîkî se'âdetdir. Fârisî mısra' tercemesi: Bâri kalbimize bir tesellî olsun.
İyi biliniz ki, dünyâda namâzın rütbesi, derecesi, âhıretde, Allahü teâlâyı görmenin yüksekliği gibidir. Dünyâda insanın Allahü teâlâya en yakın bulunduğu zamân, namâz kıldığı zamândır. Âhıretde en yakın olduğu da (Rü'yet), ya'nî Allahü teâlâyı gördüğü zemândır. Dünyâdaki bütün ibâdetler, insanı namâz kılabilecek bir hâle getirmek içindir. Asl maksad, namâz kılmakdır. Se'âdet-i ebediyyeye ve sonsuz ni'metlere kavuşmanızı dilerim.
Merhaba,
YanıtlaSilÖz bakımından da, biçim bakımından da güzel bir siteniz var.
Tasavvufi konuları anlaşılır biçimde kısaca sunma ustalığınız da takdire değer.
Sitenizden diğer okuyucular gibi ben de yararlanmaya çalışacağım.
Hayırlı günler dileğiyle.
Merhaba Sabahattin Bey,
YanıtlaSilZiyaretiniz ve kıymetli görüşleriniz için teşekkür ederim.
Hayırlı günler...