Senin için bütün beyhude yolların tamamı kapanıp yalnız Allah’a giden yol açık kalmadıkça O’na olan muhabbet ve sevgin kemâle ermez. Senin sevgilin öyle bir sevgilidir ki, Arş’dan yerin dibine kadar, bütün varlıkların sevgisini senin kalbinden çıkarır. Hem de öyle bir çıkarır ki, artık ne dünyayı seversin, ne de âhıreti. Kendinden dahi ürküntü duyar, yalnız O’nunla ünsiyet edersin, öyle ki, tıpkı Leylâ’nın Mecnûn’u gibi olursun.
Vah sana!
Sen de konuşuyorsun. İnsanlara sen de bir şeyler söylüyorsun amma, senin konuşmalarından sonra ortalığı bir zulmet kaplıyor. Benim ne yerde, ne gökte, ne dünyada, ne de âhırette, Allah’dan başka kendisinden korkacağım veya bir şey umacağım bir tek varlık dahi mevcut değil…
Bir defasında, sâlihlerden birine soruldu: Rabb’ını görebiliyor musun? Salih kişi, buna cevaben dedi:
— O’nu görmesem yerimde duramam…
Soranlar dediler: Nasıl görüyorsun? Salih dedi:
— O’nun varlığı gözlerimi kaplar. Böylece gözlerim Rabbını görür. Tıpkı cennette kullara kendisini göstereceği gibi, burada da gösterir. Kişinin kalbi, Rabbının sıfatlarını görür. İhsanını görür. İyiliğini görür. Rahmetini görür. Bereketini görür…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder