Sizler, avam tabakasından insanlar olmakta devam ediyorsunuz. Allah’ın seçkin kullarından olma yolunda gayret göstermiyorsunuz. Bu durumda size; yemekten, içmekten, giyinmekten ve benzeri şeylerden bahsetmek gerekir. Ne var ki, üzerimize emir galip geldiği için bunlardan bahsediyoruz…
Kalb, nefsin maddî heveslerini geri çevirir. Bunu, nefsin yolundan ayrılıp Allah’a yönelmen için yapar.
Kalbinde, bir kişi hakkında sevgi, diğer bir kişi hakkına da nefret peyda olsa nasıl hareket edersin? Herhalde, hakkında sevgi peyda olanı, tabiatın icâbı sever, nefret peyda olandan da yine tabiatın icâbı nefret edersin. Fakat hemen ifâde edeyim ki, bu şekilde hareket etmekte hayır yoktur.
Sen, her şeyi Kitaba (Kur’ân-ı Kerim’e) ve sünnete vur. Eğer onlara uyuyorsa ne a’lâ. Uymuyorsa hemen dön, vazgeç. Hareket tarzının veya yaptığın işin doğruluğuna dâir fetva verilmiş de olsa yine de kalbine danış, vicdanına danış.
Kalb Kitab (Kur’ân-ı Kerim) e ve sünnete uygun olarak hareket ettiği zaman Allah’a yaklaşır. Allah’a yaklaşınca ilim sahibi olur. İşin aslını ve mâhiyetini bilir. İlim sahibi olunca lehinde olanı da, aleyhinde olanı da doğru olarak ve açıkça görebilir. Hak için olanı da, bâtıl için olanı da, şeytan için olanı da, Rahman için olanı da eksiksiz ve kusursuz olarak görebilir. Kendisinin Allah’a yakınlığını da, Allah’ın kendisine yakınlığını da ebediyyen görebilir. Allah’a yakın olmanın sevincini duyar. Sultanın baş bâyii olur. Kendisi Allah’dan alır. Diğer insanlara, dağıtır…
Buraya benim meclisime geldiğin zaman ilmini bırak. İlimden an olarak sohbete katıl. Aynı şekilde; zühdünü, takvanı ve diğer hallerini de bırak. Onlardan da soyun. Eğer benim sohbet meclisime ilim veya zâhidlik kisvelerine bürünerek gelirsen bu takdirde, buradaki bir kısım hâller, beni sana karşı perdeleyebilir. Dolayısıyla, öğreneceğini öğrenemez, alman gereken feyzi alamazsın. Onun için, bütün bunları çıkar, at. Buraya tertemiz olarak gel. Bu şekilde gelmen senin için iyidir. İşte o zaman alacağın feyzi alırsın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder