22 Eylül 2011

Mevlânâ'nın Şems-i Tebrizî'ye yazdığı mektup




Sensizliğe alışmak...Her türlü teselli sözü bir ihanet geliyor kulağıma. Ne tuhaf ki dün seni bana kötüleyen diller,bugün sensizliğin efkârındaki Mevlânâ'yı teselli için dil döküyorlardı. Her türlü teselli sözü bir ihanet geliyor kulağıma. Parmaklarım alev alev yanıyor.Kâğıt tutuşacak mektup yanacak diye çekiniyorum.

     Cehennemden betermiş seni kazanmak için senden uzaklaşmak. Kırk senedir beklediğimdin. Geç bulduğumdun. Şimdi yoksun. Daha kaç sene bekleyeceğim.Çöldeki kumlar kadar susuzum. Gelişin nisan yağmuru olsun.Hanidergâhımızın avlusuna bakırdan koskoca bir taş koymuştum.Nisan yağmurları dolsun da orucumuzu bin bereketli yağmurla açalım diye.Gönlümün nisan yağmurlarıyla ıslanan gülü açmayacak mısın hâlâ? Sözlerin kulaklarımda hâlâ taze.Kelimeler yıldız yıldız.Cümlelerin mehtapların en şahanesi.Tebessümün geliyor gözümün önüne. Vuslat gibi güzel bir sabah güneşi gülüşlerin.Biz birbiriyle genişleyen, kenetlenen ve sonsuzlaşan tek ruhuz.

     Gel ŞEMS,ayakların kudüm olsun,kolların rebap,soluğun ney olup vuslat müjdesini üfleyerek gel. Nasıl bir pınarsın sen ŞEMS? İçtikçe susadığım.Nasıl bir ateşsin sen ey ŞEMS? Yandıkça serinlediğim. Sen görünüşe erişemediğim pasını silemediğim. Karanlığım, Güneş'im.Gönlüm,aziz dostum!

Nerelerdesin,ya dön artık yurduna,ya da iki satır yaz bize... Kim gücendirdi senin o nazende yüreğini,hangi kem söz,hangi sinsi nazar seni benden kopardı,ey ŞEMS.Varım yoğum sensin. Sende yoksan ben bir hiçim bilmez misin? Kavline mestân olan Mevlânâ'ya ayrılığı hediye etme. Etme ŞEMS...
                                      

                             Duydum'ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme
                             Başka bir yâr başka bir dosta meylediyorsun,etme
                             Sen yâdeller dünyasında ne arıyorsun,yabancı
                             Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun,etme
                             Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
                             Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun
                             Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
                             Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun, etme

                             Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
                             Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme
                             Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
                             Ayın'da evini yıkmayı kastediyorsun, etme
                             Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
                             Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme
                             Âşıklarla başa çıkacak güçün yoksa eğer
                             Âşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme
                             Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
                             Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme
                             Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
                             O zehri o şekerle sen bir ediyorsun, etme...
                             Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar diye
                             Huzurumu bozuyorsun sen mahvediyorsun, etme
                             Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
                             Ey hırsızlığa'da değen hırsızlık ediyorsun, etme
                             İsyan et ey arkadaşım söz söyleyerek an değil
                             Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder