Hadis-i kudsîde, (Ebrâr bana kavuşmağı çok istiyor. Ben de onları çok istiyorum) buyuruldu. Allahü teâlâ, ebrârın şevk, arzu sahibi olduklarını bildirdi. Çünkü, mukarrebler vâsıl olmuşlardır. Bunlarda kavuşmak arzusu artık kalmamıştır. Şevk, ayrı olanlarda bulunur. Mukarreblerde ayrılık gayrılık yoktur. Herkes bilir ki, kimse kendi nefsine kavuşmak için şevk sahibi değildir. Hâlbuki kendi nefsini taşkınca sevmektedir. Çünkü, nefsinden ayrı değildir. Allahü teâlâda bâkî ve kendi nefsinden fânî olmuş bir mukarrebin Allahü teâlâya olan yakınlığı, bir kimsenin kendi nefsine olan yakınlığı gibidir. Bunun için zevk, yalnız ebrârda bulunur. Çünkü, ebrâr çok sevmektedir ve kavuşmamıştır. Ebrâr demek, sona varmamış, mukarreb olmamış sâlik demektir. Tasavvuf yolunun başında veya ortasında bulunur. Sona varmasına kıl kadar ayrılık kalsa bile, mukarreb olmaz.
Şu fârisî şiirde ne güzel söylenmiştir;
Dostun ayrılığı az olsa da, az değildir;
Eğer gözde yarım kıl olsa da, çok görünür.
Sıddîk-ı ekber bir kimsenin Kur'an-ı kerim okurken ağladığını gördü. (Biz de böyle idik, fakat şimdi kalblerimiz katılaştı) buyurdu. Bu söz, kötülemeye benzeyip, övünmek olan sözlerdendir. Şeyhimden işittim, (Nihâyete ermiş, kavuşmuş olan, yolun başlangıcında, kendisindeki şevkı, arzuyu özleyebilir) buyurdu. Şevkın giderilmesi makamın daha yükseldiğini, daha tamam olduğunu gösterir. Bu makam ye's makamıdır. Yâni anlayamamaktan hâsıl olan üzüntü makamıdır. Çünkü kavuşulabilecek şey için şevk olur. Kavuşmak Ümidi olmayan bir yerde şevk olmaz. Yüksek derecelerin sonuna ulaşmış olan bir kâmil, bu âleme geri döndüğü zaman, ayrılık ateşine düştüğü hâlde, eski şevkı, arzusu geri gelmez. Çünkü, şevkın gitmesi, ayrılık kalmadığı için değildi. Ye's, Ümitsizlik geldiği içindi. Geri döndükten sonra da bu ye's kendisinde vardır.
Birinci kâmil böyle değildir. O, âleme dönünce, şevk de geri gelir. Çünkü, önceden yok olmuş olan (Fakt) yâni gaybûbet, yok olmak, yine hâsıl olmaktadır. Bir kâmil, geri döndüğü zaman, fakt, ayrılık bulunursa, faktın gitmesi ile yok olan şevk tekrar hâsıl olur.
Şu fârisî şiirde ne güzel söylenmiştir;
Dostun ayrılığı az olsa da, az değildir;
Eğer gözde yarım kıl olsa da, çok görünür.
Sıddîk-ı ekber bir kimsenin Kur'an-ı kerim okurken ağladığını gördü. (Biz de böyle idik, fakat şimdi kalblerimiz katılaştı) buyurdu. Bu söz, kötülemeye benzeyip, övünmek olan sözlerdendir. Şeyhimden işittim, (Nihâyete ermiş, kavuşmuş olan, yolun başlangıcında, kendisindeki şevkı, arzuyu özleyebilir) buyurdu. Şevkın giderilmesi makamın daha yükseldiğini, daha tamam olduğunu gösterir. Bu makam ye's makamıdır. Yâni anlayamamaktan hâsıl olan üzüntü makamıdır. Çünkü kavuşulabilecek şey için şevk olur. Kavuşmak Ümidi olmayan bir yerde şevk olmaz. Yüksek derecelerin sonuna ulaşmış olan bir kâmil, bu âleme geri döndüğü zaman, ayrılık ateşine düştüğü hâlde, eski şevkı, arzusu geri gelmez. Çünkü, şevkın gitmesi, ayrılık kalmadığı için değildi. Ye's, Ümitsizlik geldiği içindi. Geri döndükten sonra da bu ye's kendisinde vardır.
Birinci kâmil böyle değildir. O, âleme dönünce, şevk de geri gelir. Çünkü, önceden yok olmuş olan (Fakt) yâni gaybûbet, yok olmak, yine hâsıl olmaktadır. Bir kâmil, geri döndüğü zaman, fakt, ayrılık bulunursa, faktın gitmesi ile yok olan şevk tekrar hâsıl olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder